28 Ağustos 2013 Çarşamba

durum raporu

Pazartesi günü değişti kemoterapi ilacı. Nöbetten önce kullandığımız ilacın yetersiz olduğuna karar verdi doktorlar. Yeni ilaç daha ağır ve doğal olarak yan etkileri daha fazla. Bu gece saatlerdir ateşi 40 dereceye yakın seyrediyor. Büyük ihtimalle bir enfeksiyon kaptı. Yoğun bakıma gitme ihtimali bile vardı. Durumun ciddiyetini anlamanız açısından yazıyorum bunları.

Oluk oluk insan geldi hastaneye, adamda öyle bir çevre varmış ki bu macerayla tecrübe etmiş olduk. Emir de hiçbir şeyi yokmuş gibi herkesle görüştü, öpüştü, sarıldı. Ama bu saatten sonra bunu değiştirmek zorundayız.

Emir'i biraz olsun seven herkesten rica ediyorum, bi süre ziyarete gelme olayını tamamen bırakmalıyız. Bağışıklık sistemi yeterince güçlü değil, hepimiz bir tehdit sayılırız şu an onun bünyesi için. Bu konuda hepinizden destek rica ediyorum. İnternet üzerinden ulaşmanız çok daha faydalı olur bizim için. 

Biliyorsunuz bir buçuk seneden daha uzun bir süredir çok büyük bir savaşın içindeyiz ve kaybetmeye hiç niyetimiz yok. (kaybettik)

Bu süreçte yanımızda olan veya olmaya çalışan herkese çok teşekkürler.

Hoşçakalın


Rahatlatma editi: Ateşini 38 derecenin altına düşürebildik sonunda.




21 Ağustos 2013 Çarşamba

Merhabayın

Merhabayın;

naber lan? 
ben hiç iyi değilim. 

pazartesi 1 hafta oldu hastahanede. 
bayramın ilk günü yaklaşık 45 dakikalık bi nöbet geçirdim. 
36 saat baygın kaldım. ve şimdi adam gibi yürüyemiyorum. 

artık çok sıkıldım insanlara geçirdiğim rahatsızlıkları veya zorlukları anlatmaktan.
o yüzden artık hikayeler anlatıyorum veya hayallerimi.
o tepeme yıkılmakta ısrarcı olan fakat benim inatla tekrar kurduğum hayallerimi.

eskiden onların hayal değil, plan olduklarını iddia ederdim.
kendine güven denilen şey bu olsa gerek.
daha sonra bi şeyler oldu ve ben anladım ki bazen senin yaptıklarınla alakası olmayan engeller çıkabiliyor karşına.
ve bu engeller her koldan;
sanki ağzına sıçmaya yemin etmiş gibi saldırabiliyor.
pek bir şey yapamıyorsun.
izliyorsun biraz,
bazen küfrediyorsun,
bazen sığınıp yalvarıyorsun,
bazen isyan ediyorsun,
sonra sıkılıp izlemeye devam.
zaten acıların herkese kattığı şey bu değil mi veya götürdüğü?
bir tepkisizlik hali.
tepki vermeye güç bulamamak,
ihtiyaç duymamak,
bir sessizlik,
ardından yalnızlık belki.


1 Ağustos 2013 Perşembe

bordo masallar

sahne degisir, dekor degisir, kostumler degisir, makyajlar tazelenir, maskeler duser, isiklar kapanir, mumlar yanar, oyuncular gider, ben yine balkonda kahvemle sigarami icerim; kafamda ayni roman doner durur, ayni melegin kanatlari altinda.
bir curcuna, yersiz telas almistir onlari. 
ben ceketimi alip ceker giderim sessizce arkalarindan, 
bazilari farkeder sadece isiklarin sarhos eden karmasasindan arkadan gecen siluetleri. kirginliklarina basmadan yururum onlarin, bütün çirkinliklerinin uzerinden atlayarak, sakince. melek benimledir. kanatlari yoksa da kafamda anlatir durur. kapatirim gozlerimi, gozlerim olur. uzanmaz ellerim her yere; ellerim olur. gozlerim kapanir, isigim olur. bazen ayaklarim birbirine dolanir da duserim, tutar kaldirir. 
anlamaz onlar ne oldugunu. bir curcuna, yersiz bir telas almistir onlari. bazilari farkeder, gorur sadece anlami. anlamsizlikliklarin arasinda gizlenmis olani. 
onlar uyur, ayakta uyur, raksederek uyur. ben aksayarak yururum aralarindan. yanimda melek, kafamda ayni roman..