11 Haziran 2013 Salı

atıyorum, tutamıyorum.

Merhabayın.

beni ayakta tutan tek şeyin edebiyat ve muhabbet olmasına rağmen pek yazmıyorum şu son dönemde. ancak görüyorum ki bu bloğu takip eden insanlar var ve bu gece yazmamın en büyük sebebi bu. kafamda herhangi bi kurgu yok o yüzden bu sefer biraz hayatımdan anlatıcam. çok olaylı bi şey bekleme, her zamanki şeyler.

şu hayatta önem verdiğimiz nadir şeylerden biridir "samimiyet" ve gün içinde ve bu blogda özellikle koruduğumuz değerlerden de biri bu. zaten ben burayı genelde bir günlükmüşcesine kullandığımdan; sen alışıksın. sinsi gibi; her gün istatistiklere bakıyorum ve okuyan insanlar var.

son dönemde öncesine göre daha sakin yaşıyorum; bunda en etkili olan şey sağlık durumum. çok yürüyememem, çabuk yorulmam. alkolle arayı da açtık, pişman mıyım? asla. hatta garip geliyor böyle bütün gün ayık dolaşmak, sizi de anlıyorum. (tribe bak amk)

ayrıca son 1 ayda iyice gözüme çarpan şeylerden biri de sadece güzel insanlarla muhabbet ederken mutlu oluyor olmam. "muhabbet" önemli aga.

son olaylar üzerine aslında sağlam gözlemleyen insanlar olarak bize yakışan güzel birer özet yazmak olurdu. gezi parkıyla ilgili. ancak biz gerçekten üşengeç insanlarız, yazmadık, yazamadık.

biraz yoğun bir seneyi bitirdim, daha yoğununa girdim. okul değişiklikleri, çeşitli tedaviler vs. yine tam olarak neler döndüğünü ben de anlayamadım ancak iyi kötü bitti. şimdi 2 hafta dershane- 1 ay tatil- sonra yine dershane, sonrası malum. bakalım bunun içinden nasıl çıkıcaz.

gel bi kahve yapayım sana.
otur şöyle, güzel bi şarkı açıp hayallerimizden konuşalım.
sevdiklerimizden, yaralarımızdan.
sanki bize karşı hissedilen her şeye aynı şekilde cevap veriyormuş gibi bizim insanlardan bunu bekliyor oluşumuzdan konuşalım,
bir günde isteklerimizin, heveslerimizin nasıl değiştiğinden.
kahveler biter, çaya geçeriz.
sırayla koyalım çayları, ilkler benden.
koyalım masaya planları, hayalleri, anları, sarhoşlukları.
dürüstlüğün tadını sonuna kadar alalım.
ortak bir dil tuturmaya çalıştıkça anlaşamayacağız aslında, boşuna tüm bu çabalar.
ben sana beni nasıl anlatabilirim ki başkalarının seçtiği kelimelerle?
hepimizin kelimelere yüklediği anlamlar farklıyken,
ne hissettiğimizi kendimiz tam anlayamıyorken,
anlaşmaya çalışıyoruz.
komik miyiz neyiz biz ya :)))

not: blogla ilgili varsa yorumlarınızı mutlaka iletin